• Ana Sayfa
  • Dergi Arşivi
    • 3.sezon
      • 14.sayı
      • 13.sayı
      • 12.sayı
    • 2.sezon
      • 11.sayı
      • 10.sayı
      • 9.sayı
      • 8.sayı
      • 7.sayı
      • 6.sayı
      • 5.sayı
    • 1.sezon
      • 4.sayı
      • 3.sayı
      • 2.sayı
      • 1.sayı
  • SSS
  • Hakkımızda
  • İletişim
  • Yazı Gönder

Mucize Ruh

instagram twitter youtube
Görsel: Okurlar Akademisi
Yazar: Şule Gürbüz
Kitabın ilk sayfalarını okur okumaz şahsına has, uzun, katmanlı cümlelerle karşılaştım. Şule Gürbüz’ün önceki kitaplarından da bildiğim ve çok da sevdiğim ince bir mizah anlayışı ve ona eklenmiş iğnelemelerle çok güzel bir okuma yapacağım belliydi.

Başlangıçta Hayri İrdal’ın kavrayış ve kabullenişine benzer bir anlayışla, hayata ve yakın çevresindekilere geriden, yukarıdan bakan bir karakterin gözlemlerini okuyarak, tutarsız, (belki biraz da saçma) ama süreğenlikten alışılagelmiş bu nedenle de tutarsızlığını kaybetmiş olguların betimlemeleriyle, karakterin dünyasına karışmaya başladım. O dünyaya karışınca, karşıma çıkan ilk sokak adı samimiyet oldu. Kişi, hal, hareket ve davranışlarının, başlangıçlarını ve devamlarını hangi samimiyetle yapmaktadır? Herhangi bir birey kendini tanımlarken ne kadar samimidir? Kişinin kendini koyduğu yer ve kendilik tanımıyla normalde ve gerçek manada olduğu yer ve kendilik tanımı arasında ne kadar fark vardır? Yazarın kişiyi kendisiyle yüzleştirdiği; “Ben yemin ederim ki bu adamın dediği idim; sadece bilinmemiş, hatta kendimden bile gizlenmiştim.” Cümlesi,duraklatıcı bir etki yaratarak, çevresinden kişiye yönelik olarak gelen tanımlamalarla, kişinin kendisini bildiği kişi arasında kıyaslamalar yapmasına zemin hazırlıyor. “İnsanın içinde olduğu hal, ona en yabancı haldir.” Cümlesi de okununca süreç biraz çıkmazlara girebilir tabi.

Devam eden hikayelerin, çok derinlerde, bir iç organda olduğu kesin olarak bilinen ama nerde olduğu tam olarak bilinemeyen belli belirsiz bir sızı, yürekten çalınan bir musikide ince bir seda, yaşama karşı tavırda belirsiz bir kavrayışın huysuz ve bulantılı bir dışa vurumu vardı. Yokluk, hiçlik ve boşluk o raddede yüksek ve kapsamlıydı ki bunların bizzat kendileri de kendi manalarının içinde yok olmuş, hiç olmuşlardı. Bu hiçlik veya boşluk, içerisinde bulunan duruma veya ana tekrar bakmaya, eşyalara ve yaşamlara, sahiplik veya aitlik çerçevesinde tekrar göz atmaya salık veriyordu. Arabesk bir nihilizm anlayışıyla (böyle bir anlayış var mı bilmiyorum) içi boş bir boşluk değildi gördüğüm. Boşluğu anlatmak zordur. Ancak çerçevesi belli olan bir durumda tanımlamak mümkün olabilirken, çerçeveye tüm dünyayı koymak gerekince durum ürkütücü bir hal alabilir.

Geçen bir ömrün nasıl veya niçin geçtiğine dair sorgulamalar yaptıran son kısım, ömür geçmekteyken neler yaşanmaktadır ve aslında ne , nasıl yaşanmalıdır sorularını sordurtuyor. Kendine yabancı daha doğrusu müdahalesiz bir doğrusallık ta olması gerekenler veya olmaması gerekenler olmakta, yaşamın süreğenliğinin cenderesine düşmüş, varlık ve ruh bütünü durması mümkün olmayan bir diklikten yuvarlanmakta ve önüne geleni ya kendine katmakta ya da yok edip geçmektedir. Ortaya çıkan acı denebilecek bu tabloya itiraz sesleri çıkmaya başlasa da seslerin gitgide kısıldığını görmek de mümkündür.

Anlamanın çoğu zaman karşı taraf için güzel olduğunu düşünmüşümdür. Yaşamı anlamaya çalışmak yine yaşamı güzelleştiriyor, anlayana mağrur bir duruş kalsa da iç geçirmeyle hemhal tanımsız hüzünlü bir duygunun da bu duruşa eşlik ettiği açıktır.

İG: @okurlar_akademisi

Her Hakkı Saklıdır.



Share
Tweet
Pin
Share
1 Yorumlar

Görsel: Derya Tok
Yazar: Richard Bach 

Aman çocuk kitabı alıp da ne yapacağım diyerek pek küçümsemiştim kendilerini. (Derken yeni kitap siparişi girecekken iki de bir önüme çıkıp durdu. E baktım incecik, kara kuru bir şey. 15-20 sayfası da martı fotoğrafı ile dolu, alayım dedim. Ve iyi ki almışım.)

Rüzgara karşı savaşıyorsanız... yorulduğunuzda... Umutsuzluğa kapıldığınızda... Dinlenmek için yeniden tutunmak ve mücadelenizin değerini bilmek için... kütüphanenizde ki yüzlerce kitaba değişmeyeceğiniz ender bir kitap... Resimler ve cümlelerin dansı: MARTI

Sürüye katılmak istemeyenlerin dikkatlice okuması gereken bir kitap . Bence toplumun sıradanlaşma isteğini ve toplumdan farklı olmak isteyenlere karşı bu toplumun ne kadar acımasızca davranabileceğini tüm gerçekliğiyle anlatıyor. BU SIRADANLIĞA KARŞI KOYMAK İSTEYENLERİN NASIL ZORLUKLARLA KARŞILAŞACAĞINA DAİR KISA VE ÖZ BİR HİKAYE.

Bu kitabı bir cümle ile özetle deselerdi, kesinlikle herkes gibi olmayanların hikayesi derdim. 🌸

Altı çizilen cümleler:
"Yaşamın sevincin, mutluluğun, bilgisizlikten kurtulmanın anlamı buydu. Kendimizi bilgisizlikten kurtarıp akıllı, bilgili yaratıklar olarak yetiştirebiliriz. Özgür olabiliriz."

"Sen, sen olma hürriyetine sahipsin."

"...yaşamak için ne çok neden var!"

''Yaşam,bağrında taşıdığı olanaklardan ötürü ne büyük bir anlam yüklüydü!...Yaşamın bir amacı olmalıydı.Kendimizi bilgisizlikten arındırabilir;akıl,bilgi ve yücelik içinde özümüzü yeniden kazanabilir,özgür olabiliriz.Uçmayı öğrenebiliriz...''

Derya Tok
Share
Tweet
Pin
Share
No Yorumlar
BİR SONBAHAR AKŞAMI

Bir sonbahar akşamı
Rüzgarda yine senin kokun
Her düşen yaprak senin sözün
Her bir adımda yaklaşan sesin
kesik kesik gelen nefesin

Bir sonbahar akşamı

Dökülen yapraklara inat açan çiçek gibisin
O eşsiz tabiat, o muhteşem manzara gibisin
Göç eden kuşların bıraktığı umut gibisin
Küçük bir çocuğun mutluluğu gibisin, mükemmelsin.

Bir sonbahar akşamı gülerken yazı getirirsin

Kalbimin en derin en ücra köşelerinde senin sesin
Bir sonbahar akşamı beni benden alır,
Ve bana en çok seni getirir.

Elif Atlı


Share
Tweet
Pin
Share
No Yorumlar

Mahallemdeki Akşamlar İçin

Kımıldanır mahallemin daralan ruhu
Basma perdelerimde gün batarken
Atıp saatler süren uykusunu
Odama uzanır akasyam pencereden
Kırmızı uzak damlarda bir serinleme
Uyanır gündüz uykusundan evler
Kapılarda işleri ellerinde
Kadınlar giyinip kocalarını bekler
iyi insanların ruhudur yakınlaşır
Takunya sesleri gelir evlerden
Yalnız bu dem rahat bir dünya taşır
Bin mihnet dolu kafasında yorgun beden
Her şeyin geliş saatidir akşam
Mahallede ömürler akşamüstü başlar
Hepsi burda buluşmaya gelir akşam
Başka dünyalardan ayaklar, başlar.

1936 - Orhan Veli Kanık


Orhan Veli Kanık Kimdir?


1914 yılında İstanbul’da doğdu. Ankara Gazi Lisesi’ni bitirdi (1932). İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Felsefe Bölümü’ndeki öğrenimini yarıda bıraktı (1935). Ankara’ya giderek PTT Umum Müdürlüğü’nde çalıştı (1936-1942). Milli Eğitim Bakanlığı Tercüme Bürosu’na memur oldu (1945). Oradan ayrılınca (1947) Yaprak dergisini çıkardı. Yaprak 1 Ocak 1949’dan 15 Haziran 1950’ye kadar 28 sayı çıktı. Son Yaprak adlı özel bir sayı ölümü üzerine arkadaşları tarafından çıkarıldı. 14 Kasım 1950 tarihinde beyin kanamasından öldü. Rumelihisarı Mezarlığı'na gömüldü.

kaynak: http://www.biyografi.net
Share
Tweet
Pin
Share
No Yorumlar
Newer Posts
Older Posts

Ne Yapıyoruz?

About Me


Herkes yazar. Fakat her yazı gün yüzüne çıkmaz. Mucize Ruh, bu okunmayı bekleyen yazıları bir dergi ile okurlarıyla buluşturuyor.

Sosyal Medya

İzleyiciler

Etiketler

Basın Bülteni Düz Yazı Edebiyat Haberler Hikaye İçindekiler Kişisel Gelişim Kitap Yorumu Motivasyon Mucize Ruh Röportaj Sanat Şair Şiir

Son Gönderiler

Blog Arşivi

  • ►  2020 (4)
    • ►  Ağustos (1)
    • ►  Temmuz (1)
    • ►  Haziran (1)
    • ►  Mayıs (1)
  • ►  2019 (15)
    • ►  Ekim (2)
    • ►  Ağustos (1)
    • ►  Temmuz (2)
    • ►  Haziran (1)
    • ►  Nisan (2)
    • ►  Mart (2)
    • ►  Şubat (1)
    • ►  Ocak (4)
  • ▼  2018 (15)
    • ►  Aralık (1)
    • ►  Kasım (1)
    • ►  Ekim (1)
    • ►  Eylül (2)
    • ►  Temmuz (1)
    • ►  Haziran (1)
    • ►  Mayıs (2)
    • ▼  Nisan (4)
      • Çoşkuyla Ölmek // Kitap Yorumu
      • Martı // Kitap Yorumu
      • Bir Sonbahar Akşamı/ Elif Atlı
      • Mahallemdeki Akşamlar İçin / Orhan Veli Kanık'ın 1...
    • ►  Mart (2)

Popüler Gönderiler

  • Şiirleriyle Ece Ayhan'ı Anıyoruz
  • Bir Sonbahar Akşamı/ Elif Atlı
  • 20 Mart Dünya Mutluluk Günü

Dergi Arşivi

  • Haziran 2019 - Ali Lidar
  • Nisan 2019 - Orhan Veli Kanık
  • Mart 2019 - Rüştü Onur & Muzaffer Tayyip Uslu
  • Şubat 2019 - Furuğ Ferruhzad
  • Ocak 2019 - Yaşar Kemal
  • Aralık 2018 - Sevgi Soysal
  • Ekim 2018 - Cahit Zarifoğlu
  • Temmuz 2018
  • Haziran 2018
  • Mayıs 2018
  • Nisan 2018
TAKİP ET @MUCİZERUHDERGİ

Created with by BeautyTemplates